Sait Maden'in orta yaş portresi, siyah beyaz fotoğraf
Sait Maden (1931-2013)

Sait Maden, 3 Mayıs 1931'de Çorum'da dünyaya geldi. Yarı çerkez olan Maden, Türk grafik tasarım, tipografi, şiir ve çeviri alanlarında çığır açan çalışmalarıyla tanınan bir sanatçı, düşünür ve kültür insanıydı.

Eğitimi ve Erken Dönemi

Sait Maden, bir terzi olan annesi ve ayakkabıcı olan babasının çocuğu olarak Çorum'da dünyaya geldi. Sanatsal yeteneği üzerinde özellikle kağıda olan sevgisiyle bilinen annesinin etkisi büyüktü. Çorum'daki ilk sanat eğitimini, onun yeteneğini erken yaşta keşfeden sanat öğretmeni Reşat Eroğlu'ndan aldı. Eroğlu, genç Maden'i İstanbul'daki eğitimi için Bedri Rahmi Eyüboğlu'na "ince ve zengin ruhlu sessiz çekingen Anadolu çocuğu" olarak tanıtan içten bir mektupla tavsiye etmişti. Bu mektup, Maden'in sanat yolculuğunda önemli bir dönüm noktası olmuştur. Adnan Binyazar'ın anlattığı bir anekdota göre, Maden'in erken dönem çizimlerinin Çorum'daki bir berber dükkanında çerçevelenmiş olarak sergilendiği bilinmektedir.

İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde (İDGSA, günümüzde MSGSÜ) 1949-1955 yılları arasında eğitim gören Maden, burada ünlü ressam ve sanat eğitimcisi Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun atölyesinde çalıştı ve buradan mezun oldu. Akademi yıllarında Eminönü Halkevi'ne devam etti ve burada "Beş Sanat" adlı bir dergi çıkardı; bu derginin kapağını tasarlaması, onun ilk profesyonel grafik işi olarak kabul edilir ve sonraki kariyerinin habercisi niteliğindeydi. 1955-1960 yılları arasında tiyatro dekorları ve sinema afişleri tasarlayan Maden, 1958-1963 yılları arasında ise gazetecilik yaparak kariyerine devam etti. Hayatı boyunca kendini geliştirmeye devam eden Maden, çeşitli diller öğrendi. Temel motivasyonu, sevdiği yazarları ve şairleri orijinal dilinden okuyarak çevirinin getirebileceği anlam kaymalarından kaçınmaktı. Bu amaçla Osmanlıca (Fuzuli için), Fransızca (Baudelaire için), İspanyolca (Federico García Lorca için), İngilizce (Poe için) ve Rusça (Mayakovski için) öğrendi. Ayrıca Hayyam'ı okuyabilmek için Farsça öğrenmeye çalıştı. Bu dil öğrenme tutkusu ve geniş okuma yelpazesi, onu çok yönlü bir entelektüel haline getirdi.

Sait Maden'in 1950'li yıllara ait gençlik fotoğrafı, siyah beyaz
Sait Maden'in 1950'li yıllardaki bir fotoğrafı

Kariyeri ve Önemli Dönüm Noktaları

Kariyerinin ilk yıllarında gazetecilik yapan Maden, 1964 yılında Babıâli'de kendi grafik atölyesini kurarak Türk grafik tasarım tarihinin en önemli figürlerinden biri haline geldi. 1969 yılında "Maden Çekirdek Sanatevi" adlı kendi stüdyosunu kurdu. Aynı yıl Yurdaer Altıntaş, Mengü Ertel, Ahmet Güleryüz ve Selçuk Onal ile birlikte Grafik Sanatçıları Derneği'nin kuruluşunda aktif rol aldı ve bir süre derneğin başkanlığını yürüttü. Bu dernek, Türkiye'de grafik tasarımın bir meslek ve sanat dalı olarak tanınması için büyük çaba gösterdi. Derneğin Almanya'nın prestijli Gebrauchsgrafik (Novum) dergisine 1967'de Türk grafik sanatından örnekler göndermesi ve Çekoslovakya ile Polonya'daki grafik sergilerine katılması gibi önemli faaliyetleri oldu. Sonraki yıllarda mesleki ilginin azalması ve katılımın düşmesi nedeniyle dernek etkinliğini kaybetti ve kapandı. 1978'de farklı bir grup tarafından Grafikerler Meslek Kuruluşu (GMK) olarak yeniden kuruldu, ancak Maden bu yeni oluşumda aktif rol almadı.

Maden'in tasarım kariyeri boyunca yaklaşık 8000 kitap kapağı, 500 logo ve 50 civarında özgün yazı karakteri tasarladığı bilinmektedir. Yapı Kredi Yayınları, Simavi Yayınları gibi pek çok önemli kuruluş için logolar, kitap kapakları ve afişler tasarladı. Ayrıca mobilya tasarımı da yapan ve bankalar ile sanayi kuruluşları için kurumsal kimlik çalışmaları geliştiren Maden, Osman Tülü ile birlikte 1986-1989 yılları arasında "Yazı Evi" adlı profesyonel bir dizgi atölyesi kurdu ve işletti. Yarattığı özgün tipografi çalışmaları, Türk grafik tasarımına yeni bir soluk getirdi. Tasarım çalışmalarının yanı sıra, nitelikli bir fotoğrafçı olarak da çalışmalar üreten ve fotoğraf sergileri açan Maden, 1996 yılında kurduğu Çekirdek Yayınları ile yayıncılık dünyasına da adım attı.

"Şık Derviş" Lakabı ve Kişiliği

Sait Maden konuşurken çekilmiş bir fotoğrafı, 'Şık Derviş' lakabıyla anılıyor
"Şık Derviş" lakaplı Sait Maden

Sait Maden'in en ilgi çekici özelliklerinden biri, onun için kullanılan "Şık Derviş" lakabıdır. Bu lakap, belgeselde ayrıntılı olarak anlatıldığı üzere, onun hem dış görünüşündeki şıklığa verdiği önem hem de derviş gibi içe dönük, dünyevi hırslardan arınmış yaşam tarzı arasındaki benzersiz dengeyi ifade eder.

"Şık Derviş" belgeselinde aktarılan anekdotlara göre, Maden her zaman özenle giyinen, şık gömlek ve kravatlar tercih eden, fiziksel görünüşüne dikkat eden biriydi. Konuşma kaydında ve belgeselde özellikle vurgulandığı üzere, beyaz gömlek ve beyaz pantolon giymeyi tercih ederdi ve bu tercihi, onun minimalist ve temiz çizgilerden oluşan tasarım anlayışının kişisel yaşamındaki yansıması gibiydi. Bu şıklık, sadece bir görünüş meselesi değil, aynı zamanda işine ve çevresine gösterdiği saygının da bir ifadesiydi.

Derviş tarafı ise, onun maddi dünyaya olan mesafeli duruşunda, manevi ve entelektüel değerlere verdiği öncelikte kendini gösterirdi. Belgeselde aktarılan bilgilere göre Maden, büyük maddi kazançlar peşinde koşmak yerine, sanatına ve entelektüel gelişimine odaklanmayı tercih etmişti. Dostlarının anlattığına göre, önemli yayınevleriyle çalışabilecekken bile şartları kendi belirlemeyi tercih edecek kadar ilkeli ve bağımsız bir kişilikti. Kendini tamamen sanatına adayan bir yaşam sürdürmüştü.

Belgeselde anlatıldığı üzere, Maden oldukça mütevazı bir yaşam tarzını benimsemişti. Bu mütevazılık, onun kişisel hayatına olduğu kadar çalışma tarzına da yansıyordu. Lüks peşinde koşmaktan ziyade, kitaplar ve entelektüel zenginlikle çevrili bir hayat yaşamayı tercih ediyordu. Kendi tasarımlarını bilgisayarla yapmak yerine, tamamen el işçiliğine dayalı geleneksel yöntemlerle üretmeyi tercih etmesi de bu mütevazı ve öz değerlerine bağlı yaşam tarzının bir yansımasıydı.

Dostlarının belgeselde aktardığı anekdotlara göre, Maden son derece çalışkan ve disiplinliydi. Sabahın erken saatlerinde çalışmaya başlar, gün boyu titiz ve düzenli bir çalışma programına sadık kalırdı. Sanatına olan bu adanmışlık, onun olağanüstü üretkenliğinin ve eserlerindeki sürekli yüksek kalitenin temelini oluşturuyordu. Oğlu Sarp Maden'in belgeseldeki çarpıcı tanımlamasına göre, "neredeyse bir keşiş disiplini içinde çalışır", bu disiplin hem üretkenliğinin hem de eserlerindeki tutarlılığın temelini oluştururdu.

Belgeselde ve konuşma kaydında vurgulandığı üzere, Maden kendini sürekli geliştiren ve öğrenmeye açık bir insandı. Yeni diller öğrenmesi, farklı sanat disiplinlerini birleştirmesi ve geniş kültür birikimi bu özelliğinin göstergeleriydi. Grafik sanatçısı Bülent Erkmen'in belgeseldeki sözleriyle ifade edildiği gibi, "bildiklerini öğretmeyi seven ama aynı zamanda da kendi öğrencisi olmayı başaran" bir ustadır Maden.

Aynı zamanda pervasızca dürüst bir karakter olarak tasvir edilen Maden, belgeselde anlatıldığı üzere, eğer gerekiyorsa reddedecek kadar prensip sahibiydi. Para kazanmak için sanatsal prensiplerine aykırı işler yapmayı reddediyor, bağımsızlığını korumak için büyük yayınevleri ve reklam ajanslarıyla çalışmayı tercih etmiyordu. Bu duruşu, onun sanatını ticari kaygılardan uzak, saf bir ifade biçimi olarak görmesinden kaynaklanıyordu.

"Sayın Maden, kesinlikle Sait Bey değildir. O Sait'tir."

Raşit Çavaş, "Şık Derviş" belgeselinden

Kişisel Özellikleri

Şıklık ve Estetik Duyarlılık

Sait Maden, günlük hayatında ve çalışmalarında estetik duyarlılığa büyük önem verirdi. Giyim tarzından çalışma masasının düzenine kadar her detaya dikkat ederdi. Belgeselde aktarıldığı üzere, beyaz gömlekleri ve disiplinli çalışma rutini, onun şık ve düzenli kişiliğinin göstergesiydi.

Titizlik ve Mükemmeliyetçilik

İşine karşı gösterdiği büyük titizlik, Maden'in en belirgin özelliklerinden biriydi. Belgeselde arkadaşlarının anlattığına göre, yaptığı çalışmalarda en ufak bir kusuru kabul etmez, mükemmeli yakalamak için yorulmadan çalışırdı. Çevirilerinde ve tasarımlarında gösterdiği bu mükemmeliyetçi tutum, eserlerinin kalitesini belirleyen en önemli faktörlerden biriydi. Beğenmediği şiirleri imha etmesi, bu titiz yaklaşımın bir diğer örneğidir.

Alçakgönüllülük ve İçsel Zenginlik

Maden'in "derviş" yanını oluşturan içsel zenginliği ve alçakgönüllülüğü, belgeselde birçok arkadaşı tarafından vurgulanmıştır. Dünyevi başarılar ve maddi kazançlardan ziyade, entelektüel ve sanatsal gelişime verdiği önem, onun derviş karakterini yansıtırdı. Belgeselde anlatıldığı üzere, çalışma ortamının mütevazı olmasına rağmen, ürettiği işler olağanüstü kalitede ve zarifti.

Bağımsızlık ve İlkeli Duruş

"Şık Derviş" belgeselinde aktarıldığı gibi, Maden sanatsal bağımsızlığına çok önem verir, prensiplerine aykırı işleri kabul etmezdi. Bu bağımsız duruşu ve sanatsal ilkeleri, onun yaşam tarzının ve mesleki kimliğinin temel taşlarından biriydi. Çalıştığı kişilere ve yayınevlerine, tasarımlarına müdahale edilmemesi konusunda katı şartlar koyduğu belirtilmektedir.

Öğrenme ve Öğretme Tutkusu

Sürekli kendini geliştirmeye ve öğrenmeye açık olan Maden, aynı zamanda bildiklerini paylaşmaktan da büyük keyif alırdı. Bilgisini ve deneyimini cömertçe paylaşan bir usta olarak tanımlanırdı. Grafik sanatçısı Bülent Erkmen'in belgeseldeki ifadesine göre, "kendi öğrencisi olabilen" nadir ve değerli bir insandı.

Disiplin ve Çalışkanlık

Belgeselde anlatıldığı üzere, Maden son derece disiplinli bir çalışma sistemine sahipti. Sabahın erken saatlerinde çalışmaya başlar, hiç ara vermeden gün boyu üretirdi. Bu disiplin ve çalışkanlık, onun olağanüstü üretkenliğinin ve birçok farklı alanda başarılı olmasının arkasındaki temel faktördü.

İçtenlik ve Dürüstlük

Doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen, açık sözlü bir kişilikti. Belgeselde aktarıldığı üzere, samimiyetsizlikten hoşlanmaz, her zaman içten ve dürüst bir iletişim kurardı. Bu içtenliği, hem kişisel ilişkilerinde hem de sanatsal üretiminde kendini gösterirdi. Adının önüne unvan konmasını sevmediği ve samimi hitapları tercih ettiği konuşma kaydında belirtilmektedir.

Ailesi

Sait Maden, eşi Ayten Maden (çocuk kitapları yazarı ve çizeri) ile mutlu bir evlilik yaşamış ve bu birliktelikten Sarp Maden ve Can Maden adlarında iki çocuk dünyaya gelmiştir. Oğlu Sarp Maden, Türkiye'nin tanınmış gitaristlerinden biri olarak müzik dünyasında önemli bir yer edinmiştir. Diğer oğlu Can Maden'in oğlu Alp Yalay ise dedesinin mirasını yaşatma çabalarına katkı sağlamaktadır. Maden için aile hayatı, sanatsal üretiminin yanında büyük önem taşıyan bir değerdi.

Sait Maden ve eşi Ayten Maden birlikte poz verirken
Sait Maden ve eşi Ayten Maden

Mirası ve Vefatı

19 Haziran 2013 tarihinde İstanbul'da hayata gözlerini yuman Maden, 82 yaşında, geçirdiği bypass ameliyatı sonrası gelişen pnömoni (zatürre) komplikasyonları sonucu vefat etti. Cenazesi 21 Haziran 2013'te Şakirin Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi. Ardında Türk grafik tasarımı, tipografi, şiir ve çeviri alanlarında kalıcı bir iz bıraktı. Ömrü boyunca üzerinde çalıştığı "Başlangıcından Bugüne Türk Grafik Sanatı" kitabı ise ne yazık ki tamamlanamadan kaldı. Bugün onun çalışmaları, modern Türk sanatının ve tasarımının en değerli örnekleri arasında sayılmaktadır.

Hayatından Kesitler

  • 1931

    Çorum'da doğdu.

  • 1949

    İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne (şimdiki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) kaydoldu.

  • 1950

    Baudelaire'in "Kötülük Çiçekleri" çevirisiyle Varlık Çeviri Ödülü'nü kazandı.

  • 1955

    İlk logo tasarım ödülünü aldı.

  • 1964

    Babıâli'de kendi atölyesini kurdu.

  • 1965

    Federico García Lorca çevirileriyle Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü'nü kazandı.

  • 1969

    "Maden Çekirdek Sanatevi" adlı stüdyosunu kurdu ve Grafik Sanatçıları Derneği'nin kuruluşunda yer aldı.

  • 1976

    Louis Aragon çevirisiyle Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü'nü kazandı.

  • 1986-1989

    "Yazı Evi" adlı dizgi atölyesini Osman Tülü ile kurdu ve işletti.

  • 1990

    "Simgeler" adlı logo kitabını yayımladı.

  • 1996

    Çekirdek Yayınları'nı kurdu.

  • 2011

    PEN Türkiye Şiir Ödülü'nü kazandı.

  • 2013

    19 Haziran'da İstanbul'da vefat etti.

Sait Maden'den Alıntılar